Psikiyatrinin Cin Kavramına Bakışı - Medya Budur

Matbuat Basın Derken Medya

Yaratıcı çözümler üretir; markalar için iletişim stratejileri geliştirir...

Psikiyatrinin Cin Kavramına Bakışı


Akıl hastaları ve hastalıklarının cinlerle ilişkilendirilmesi yahut cin mi psikolojik mi sorusu, tarih boyunca yaygın olarak benimsenmiş bir durumdur. Gerçekten de geçmişten günümüze toplumlarda "deli" olarak nitelendirilmiş ya da akıl ve ruh sağlığını kaybetmiş olan kimselere “mecnun” yani cinlenmiş denilmesi bu konuya verebileceğimiz ilk örnek olarak karşımıza çıkar.


Sık karşımıza çıkacak “cinlenmiş” ifadesi; “cinlerin musallatı”, “kişinin içine cin girme” ya da “obsesyon” ifadelerine karşılık gelmektedir ki, cinlerden gelen hastalıklar konusunda yapılan araştırmalarında cinlerin en sık belirtilen özelliğinin kişinin vücuduna girebilmesi olduğu görülmektedir. Şunu da belirtelim; psikiyatrideki takıntıları belirten obsesyon burada yani Arapça tabiriyle " tasallut" (musallat olma) manası taşır.


Tasalluta olan inanç, antik çağlara kadar uzanmaktadır. Kapsam içine sokulan patolojik fenomenler günümüzde; epilepsi, sara, nevroz, psikoz ve histeri gibi rahatsızlıklara karşılık gelmektedir.


Cinlerin kişinin bedenine girerek rahatsızlıklara neden olabileceği ya da cinlerin yaptığı hastalıklar vardır düşüncesi, eski Türklerden başka neredeyse her kavimde karşımıza çıkan bir anlayıştır. Eski Mısır toplumu hatta şimdikiler dahi yaşamın her noktasına cin korkusunu yaymışlardır. Örneğin bir Mısırlı yere sıvı bir şeyi dökecekse hemen “destûr yâ mubârekîn” (müsaade ey azizler) yahut “destûr” (müsaade) diyerek cinleri uyarır; çünkü bir anda yapılan bu isten cinlere zarar gelirse yerdeki ifritlerin intikam alabileceklerinden korkulurdu. İslamda da buna benzer uyarılara rastlamaktayız.


Öfkelendirilen cinler düşmanlarını yani bizleri genellikle hasta eder ya da delirtirler. Hatta cinler, bebeleri kaçırıp kendi göğüslerinde emzirirler ki bu çocuklar da genelde tipsiz ve yaramaz olurmuş.Yine Arabistan'ın bazı bölgelerinde cinlerin atları köpekleri huzursuz edebileceğine, ineklerin kuyruklarına diken batıracağına tavukların yumurtalarını kırabileceğine inanılır.


Karanlık Ortaçağ döneminde benzer ruhsal rahatsızlıklar bedende olduğuna inanılan satanik - şeytani yahut demonik (cinni de denilebilir) güçlerin eseri ve cadılık olarak kabul ediliyordu. Konuya verebileceğimiz en isabetli örnek 1487’de Dominiken rahibi Institoris ve yine Dominiken Sprenger’in Salzburg’da “Cadı Çekici” (Malleus Malleficarum) adıyla yazdıkları eserdir.


Bu kitap, Papa 8. Innosent’in 1484’te yayımladığı, cadıların cezalandırılması fikrini destekliyordu. Bu kitabın 3. bölümü uzunca bir dönem Avrupa’da bir ceza yasası gibi etkindi. Bu kitap, bugün bilinen her türlü psikiyatrik bozukluklara ilişkin belirtileri, bedene girdiği düşünülen cinlerin yahut şeytanların eseri olarak kabulleniyor, kişinin şeytanla yaptığı anlaşmanın ortaya çıkabilmesi için her türlü işkence yöntemini benimsiyor, son noktada da ceza olarak ateşte yakılma hükmünü veriyordu.

Yorumlarınız Değerlidir