Dijitalleşmenin gazeteciliğe ve haber üretim süreçlerine etkisinin olumlu olduğundan bahsetmek zordur. Şimdilerde editörlerin "masabaşı muhabir" rolünden sıyrılamadığını, tık odaklı gazetecilik anlayışının yaygınlaştığını, kaynak gösterme konusunda özensizleştiğimizi ve haberlerin karikatürize edilerek magazinsel yönünün öne çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz.
Mesleğimiz 90'ların sonlarına doğru hayatımıza giren dijital Dünya gerçekleri ile birlikte; tıklanma hedefleri, içerik görüntüleme sayısı, yanıltıcı başlıklar, banner, editoryal reklamlar ve arama motoru optimizasyonu gibi yeni kavramlarla ve haliyle etik sorunlarla tanışmıştır.
Bu yeni dünyada sadece tüketici olarak konumlandırılıyoruz; sayfada ne kadar kaldığımız, habere yorum yazıp yazmadığımız, reklamlara tıklayıp tıklamadığımız önemli (!) hale gelmiş durumda. Yeni medya ortamındaki yoğun reklam içeriği ise tamamen müstakil bir makale konusu.
İçeriğin asıl kaynağının gösterilmemesi karşımıza çıkan bir başka sorun. Öne çıkabilme uğruna ahlaki değerleri göz ardı ediyoruz. Yaşanan tüm bu aksaklıkların ve gayri etik durumların sosyal medyadaki argo üslubu beslediğinden bahsedilebilir. Özetle internet gazeteceliğini neresinden tutsak elimizde kalıyor.